Smyrneiko Dedikleri

Demiştik ki rebetiko müziği müzisyenler, akademisyenler ve elbette plak yapımcıları tarafından oluşturulan iki ekole ayrılmıştır; İzmir ekolü (Smyrneiko) ve Pire ekolü (Pireotiko). Bu yazıda bu ekollerden Smyrneiko’yu inceleyeceğiz.

Yolumuz uzun, yola çıkmadan önce üç konuyu netleştirelim:

  1. Kelime çevirisi İzmir’den ya da İzmir’e ilişkin olan Smyrneiko (σμυρνέικο) kelimesinin telaffuzunu buradan dinleyebilirsiniz.
  1. “Rebetiko” mu “Rembetiko” mu? Harfiyen transliterasyon yapılırsa “rembetiko”, ancak Yunanca telaffuz ikinci heceye nazal vurgu yapılan “rebetiko”. Duymak için tıklayınız.
  1. Konuya yeni başlayanlar için yukarıda bahsettiğim ekollerin en bilindik parçalarından birer tane örnek vereceğim ki en kabaca sınırlar şimdiden oluşsun.

Smyrneiko için:

İme Prezakias (Eroinmanım), 1934, Söz: Emilios Savvidis, Müzik: Sosos Yoannidis, Seslendiren: Roza Eskenazi

Pireotiko için:

Osi Ehune Polla Lefta (Cebi Mangırla Dolu Olanlar), 1936, Söz&Müzik: Markos Vamvakaris

Rebetiko üzerine yazılan kitap ve makalelerde, çekilen film ve belgesellerde bu müziğin esas doğuşunun 1924 yılında gerçekleşen Türk – Yunan Mübadelesi sonrasında Anadolu’dan Yunanistan’a göç etmek zorunda kalan müzisyenlerin göç ederken yanlarında götürdükleri müzikal geleneklerle, Yunanistan’da varolan şehir müziği geleneklerinin buluşması ile gerçekleştiği vurgulanır.  Literatüre göre rebetiko ekollerinin ayrışmasında ise kullanılan enstrümanlar, enstrümanların çalınış biçimi, makam kullanımı ve müzisyenlerin geldikleri sosyal çevre gibi kriterler göz önüne alınır. Smyrneiko ekolüne dahil müzisyenler genellikle göçmendiler. Sıklıkla kullandıkları enstrümanlar keman, kanun, santur, ud, lavta, kemençe, def gibi incesazlar ile gitar, akordeon, piyano gibi Batı müziği sazlarıdır ve müzisyenler hem Makam müziği hem de Batı müziği teori ve pratiği konusunda ileri seviyedeydiler. Osmanlı İmparatorluğu içinden farklı etnik grupların halk müziği repertuarlarına hakimdiler. Ayrıca müzisyenler mübadele öncesinde genellikle orta veya orta üst sınıfa mevcuttu. Kadın müzisyenler arasında enstrüman çalan olmasa da “diva” denecek kadar meşhurlaşmış solistler mevcuttu. Pireotiko ekolüne dahil müzisyenler ise kendi kendilerine enstrüman çalmayı öğrenmişlerdi ve sıklıkla kullandıkları enstrümanlar üç telli buzuki, gitar, baglamas (buzukinin en küçük boyu), ritim enstrümanı olarak tespih & bardak ve zaman zaman da akordeon idi. Uzunca bir süre aralarında kadın müzisyen olmadı. Ayrıca gelir seviyesi oldukça düşük bir gruba mensuptular.

Üzerine binlerce kitap, makale yazılmış tango, fado, blues, flamenko gibi zamanında alt kültüre ait olan müzikler ile sık sık karşılaştırılan rebetikonun da anlaşılması için şehirleşme ve sanayileşme tarihi ve siyasi olaylara göz atmak gerekir. Yunan Bağımsızlık Savaşı (1821-1829) ve Balkan Savaşları (1912-1913) sonrası Yunan hükümeti, temel söylemi olan Megali İdea‘yı gerçekleştirmek adına Birinci Dünya Savaşı’na girdi ve Mondros Mütarekesi sonrasında Yunan orduları İzmir’den Ankara’ya doğru Anadolu’yu işgal ettiler. Ne var ki, Ankara Hükümeti karşısında alınan beklenmedik yenilgiler sonucu geri çekilmek zorunda kaldılar ve ülke ekonomik ve siyasi krize girdi. Sonrasında  imzalanan Lozan Antlaşması (1923) dahilinde Yunanistan ile Türkiye arasında tek kriteri din olan nüfus değişimiyle Yunanistan kapılarını 1.500.000 insana açmak zorunda kaldı. Hemen şunu belirtelim, Lozan Antlaşması ile belirlenmiş mübadeleden önce Osmanlı İmparatorluğu’ndan Yunanistan’a toplu göçler vardı. Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra İttihat ve Terakki liderleri İzmir ve çevresindeki Osmanlı Rumlarını İç ve Güneydoğu Anadolu’ya sürmeyi hedefleyen kararı gazetelerde yayınlayarak Rumların korkup kendiliklerinden göç etmelerini hedefliyordu. Nitekim birkaç ay içinde 150.000 civarında Batı Anadolu Rumu Yunanistan’a göç etti. Ayrıca İttihat ve Terakki’nin paramiliter gücü olan Teşkilat-ı Mahsusa’nın Rum ve Ermeni işyeri sahiplerine yönelik şiddet ve korkutma eylemleri de toplu göçlere yol açtı. Yunan hükümeti gelen insanları kırsal alanlara yerleştirmeye çalıştı ancak ne kırsal alanın altyapısı ve imkanları ne de mübadiller bunu mümkün kıldı. Böylelikle bu nüfusun çok büyük bir kısmı şehirlere yerleşti. Elbette şehirlerin de böylesi büyük bir insan güruhunu karşılayacak altyapısı mevcut değildi. Fakirlik, hastalık, kirlilik en üst boyutlardaydı.

Yukarıda belirttiğim üzere, mübadele ve öncesinde gelen insanlar elbette kültürlerini, mesleklerini de yanlarında taşıdılar. Gelen mübadillerin arasında çok değerli müzisyenler bulunuyordu. Örneğin, Hafız Burhan ile beraber II. Abdülhamit’in huzurunda müzik icra ettiği rivayet edilen Kastamonulu Yovan Çavuş ile 1924’te Odeon Records’un Atina temsilciliğini, 1931’den 1940’a Columbia Records ile Sahibinin Sesi (His Master’s Voice) şirketlerinin sanat yönetmenliğini yapan bestekar, müzisyen Panayotis Tundas gelenlerin arasındaydı.

Katadikos (Mahkum), 1936, Söz&Müzik(?): Yovan Çavuş

yovan

Yovan Çavuş (Soldan üçüncü)

Yukarıdaki videonun açıklamasında müziğin yanına soru işareti koymamın sebebi ise -bilhassa göçmen müzisyenlerde sıkça karşılaştığımız- anonim, farklı dillerden türkülerin melodilerinden etkilenim, hatta bazen melodinin hiç değiştirilmeden kullanımıdır. Türk Halk Müziği ile arası iyi olanlar Kastamonulu Yovan Çavuş’un bestesinin melodisinin bir Kastamonu türküsüne oldukça benzediğini fark etmişlerdir. Ancak lütfen “Baklava bizim”, “Karagöz bizim”, “O şarkının aslı bizim” gibi refleksler göstermeyelim hemen. Zira güçlü melodilerin telif hakkına ihtiyacı yoktur, isteseniz de istemeseniz de hızla toplumdan topluma, coğrafyadan coğrafyaya yayılacaktır.

Üç Güzel Oturmuş İskambil Oynar, Bahattin Turan, Yöre: Kastamonu, Derleyen: Azize Tözem, Kaynak: Sarı Recep

Yukarıda adı zikredilen Panayotis Tundas’ın melodilerini de çoğumuz biliriz. İki tane örnek verecek olursak;

Aman Katerina Mu (Aman Katerinam), 1936, Atina, Söz&Müzik: Panayotis Tundas

Krasopino (Şarapçı), 1937, Atina, Söz&Müzik: Panayotis Tundas

panay Panayotis Tundas

Smryneiko şarkılarında en fazla kullanılan ritimler 2/2 (argo hasapiko), 2/4 (longa, hasapiko, hassaposerviko) 4/4 (tsiftetelli, sirtos, ballos), 9/4 (zeybekiko) ve 9/8’dir (karsilamas). Bununla birlikte 7/8 (kalamatianos) ve 3/4 (vals) ritimleri ile karşılaşmak da mümkündür.

En fazla kullanılan makamlar ise nazariyat derslerinde görülen basit makamların hepsini kapsar: Çargah, buselik, kürdi, rast, uşşak, hicaz ve ailesi, neva, hüseyni, karcigar ve suzinak. Bunların dışında bileşik ve özel bileşik makamlar bilhassa gazellerde (manes) kullanılmaktadır.

Ferahnak Mani, 1926, ABD, İcracı: Ahilleas Pulos

Mübadil müzisyenler ile kıta Yunanistan’da yaşayan müzisyenlerin eserleri arasında yapısal, müzikal ve sosyal farklar olduğu doğru olsa bile iki ekol arasındaki ikilik Yunan toplumunda müzik dışı politik, ideolojik yaklaşımların çarpışmalarına zemin oldu. Ancak İzmir ve Pire ekolleri arasındaki ikilik ileriki sayıların konusu olacak. Gelecek sayıda ise çizdiğimiz genel tabloyu aklımızda tutarak Smyrneiko kelimesinin zaman içinde ticari ve ideolojik nasıl bir yeniden üretime tabi tutulduğunu tartışacağız.

*** Smyrneika şarkılarından seçki dinlemek isteyenler için Spotify ve Youtube listesi

 

 

“Rebetiko Üzerine Notlar – II” için bir cevap

  1. […] olanların  buradan  ulaşabileceği bir önceki yazıda rebetiko müziğinin iki sacayağından biri olan […]

Trending